9 Ocak 2015 Cuma

Yaşam ile Ölüm Arasında...

Yaşam ile Ölüm Arasında...

Kendi kendime konuşmayı oldum olası çok severim... Şşşttt susun bakim sesinizi duyuyorum ayrıca deli falan da değilim yani en azından şimdilik tescillenmiş öyle bir durumum yok...

Yorgunum sadece... Herkesi anlamaktan, herkesle empati kurmaya çalışmaktan, insanların hata yapabilirliğini sorgulamadan kabul etmekten, mühim olan yaraların tedavi yöntemi diye bakmaktan, canım acısa da gülmekten, gözümden düşenleri gönlümden silememekten, samimiyetsiz kalabalıklardan, gereksiz gerginliklerden, şehrin ışıklarından, herkesin bencilliklerinden gerçekten sadece YORGUNUM.

Ayaklar bazen yükü ağır bedeni taşıyamıyor , yürek her şeyden ağır geliyor insana. İçindeki yangını anlatmaya hiçbir pekiştirilmiş kelimenin gücü yetmiyor ve ne yaparsan yap, nereye gidersen git geçmiyor. İnsanın canı uyurken yanar mı? Yanıyor... Sen kalan hayatın için yandığın yangından yürek kaçırmaya çalışırken, insanların dünya işleri anlam yitiriyor, değer kaybediyor sahipleriyle birlikte, ama yine kimse bilmiyor. 

İnsanlara güvenmeyi bırakalı çok oldu diye kendi kendime avaz avaz bağırırken, şimdi bunca yıkıntının sebebini sorguluyorum kendi içimde. Bir yanım feryat figan yakıp yıkıyor köprüleri, bir yanım  derin bir sessizlik içinde köklü ağaçlar dikmek peşinde. Çelişkilerin ortasında boşa koysam dolmuyor, doluya koysam olmuyor işte.

Yeniden sevmek tekrar deneyebileceğim, deneyip yanılabileceğim, yanılmayı göze alabileceğim bir şey değil, doğadaki kumrular gibi bakıyorum hayata bu konuda. Şimdi içinizden geçenlerin hepsini duydum ben, herkesten ve her zaman, buna emin olabilirsiniz. Sözü fazla uzatmadan alternatiflerinize tek cevabım: Siz ne için yaşadınız bilmiyorum ama ben aşk için öldüm.


                                                                                                             Tuğba Yüce 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder